Niloya ve Boz Ayı

Maviokul.Com

3 Görüntülenme
0 Yorum

Yöneticiye Bildir

Niloya ve Boz Ayı

Niloya ve Boz Ayı

Çok uzaklarda, ağaçların göğe uzandığı, bin bir çeşit çiçeğin toprağı süslediği, kuşların neşeyle şarkı söylediği ve nehirlerin şırıldayarak aktığı yemyeşil, büyülü bir orman vardı. Bu ormanda, kalbi güneş kadar sıcak, gözleri yıldızlar kadar parlak, sevimli bir kız çocuğu yaşardı; adı Niloya'ydı. Niloya, ormanın her bir ağacıyla, her bir çiçeğiyle, her bir canlısıyla derin bir bağ kurmuştu. Bitkilerin fısıltılarını duyar, hayvanların sessiz dillerini anlardı. Doğanın güzelliklerine hayranlık duyar, içinde tüm canlılara karşı sonsuz bir sevgi taşırdı. Günün birinde, ormanın daha derinliklerinde, patika yoldan sapıp yeni yerler keşfederken, heybetli cüssesi ve ilk bakışta biraz ürkütücü görünen yüzüyle, ama gözlerinde derin bir hüzün taşıyan bir boz ayı ile karşılaştı.

Gözleri ilk baktığında insanı ürkütecek kadar büyük, pençeleri heybetli ve nadiren de olsa çıkardığı hırıltılı sesler yankılanan boz ayı, ormandaki diğer hayvanların genellikle uzak durmayı tercih ettiği biriydi. Ağaç kovuklarına saklanan sincaplar, ondan hızla kaçan tavşanlar... Boz ayının kocaman gövdesi ve güçlü görünüşü, diğer tüm hayvanları korkutuyordu. Ancak bu dış görünüşünün ardında, kimsenin görmediği, derin bir yalnızlık ve hüzün saklıyordu. Kocaman gövdesiyle tek başına dolaşır, oyun oynamak isteyen minik sincaplar ondan kaçar, şarkı söyleyen kuşlar o yaklaşınca aniden susardı. Boz ayı, bu yüzden çok üzgündü. Günlerini sessizce, yapayalnız geçirirdi. Niloya, onun heybetli duruşunun ardındaki o kırgınlığı, kocaman gözlerindeki o kimsesizlik ifadesini hemen fark etti. Kalbinde hiçbir korku hissetmeden, yumuşak adımlarla yanına yaklaştı ve en içten, en meraklı sesiyle sordu: "Merhaba, ben Niloya. Adın ne? Ve neden bu kadar üzgün görünüyorsun, koca dostum?"

Boz ayı, Niloya'nın ondan kaçmaması, hatta yanına gelip konuşması karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. Bugüne kadar herkes ya korkuyla ondan uzaklaşmış ya da ona kızgın bakışlarla bakmıştı. Kekeleyerek ve sesi biraz titreyerek cevap verdi: "B-ben... Benim adım Boz. Ve ben hep yalnızım. Kimse benimle oynamak istemez, kimse yanıma yaklaşmaz. Bu... bu ürkütücü görüntüm yüzünden sanırım kimse beni sevmez." Boz Ayı'nın sesi, kocaman cüssesine tezatla, keder ve hayal kırıklığı doluydu. Niloya'nın kalbi onun samimi sözleriyle sızladı. Yüzüne, öyle içten, öyle sevecen bir gülümseme yerleştirdi ki, sanki güneş bile kıskanırdı. "Ah, sevgili Boz," dedi nazikçe, elini uzatarak Boz Ayı'nın büyük patisine dokunmak ister gibi. "Dış görünüşümüz bazen bizi yanıltabilir. Önemli olan içeride taşıdığımızdır, kalbimizdir. Herkesin içinde saklı bir güzellik, keşfedilmeyi bekleyen eşsiz bir değeri vardır. Senin de harika bir yanın olduğuna eminim! Belki sadece doğru kişi henüz onu görmemiştir. Gel, ne dersin? Korkma benden, beraber ormanda oynayalım, arkadaş olalım!"

Boz ayı, Niloya'nın teklifini duyunca gözlerine inanamadı. Gerçekten onunla arkadaş olmak mı istiyordu? Dış görünüşüne aldanmadan? Başlangıçta biraz tereddüt etti, bu kadar saf bir iyiliğe, karşılıksız bir kabullenişe alışık değildi. Ama Niloya'nın gözlerindeki samimiyeti, sesindeki sıcaklığı ve elini uzatan o küçük elin şefkatini hissettiğinde kalbindeki tüm şüpheler eridi. Ağır başıyla ve içinde kabaran bir umutla "Peki, olur," diye mırıldandı, sesi ilk defa kederden uzak tınlamıştı. İşte o an, ormanda eşine az rastlanır, sevgi ve anlayış üzerine kurulu bir dostluğun ilk, sağlam adımı atıldı. Niloya ve Boz Ayı, birlikte oyunlar oynamaya başladılar. Dev adımlarıyla koşan Boz Ayı ile Niloya minik bacaklarıyla neşeyle yarıştı (genellikle Boz Ayı, Niloya'yı geçmesine rağmen kasıtlı olarak yavaşlardı), Niloya'nın cıvıl cıvıl şarkılarına Boz Ayı derin, boğuk sesiyle eşlik etmeye çalıştı (bu genellikle komik bir mırıldanmaya dönüşürdü ve ikisini de kahkahalara boğardı). Birlikte yuvarlandılar, saklambaç oynadılar, birbirlerine komik suratlar yaparak neşeyle gülüştüler. Orman, onların kahkahaları ve mutlu sesleriyle doldu.

Günler geçtikçe, Niloya ile Boz Ayı'nın bu sıra dışı ve samimi dostluğunun haberi, rüzgarla fısıldayan yapraklar, daldan dala konan meraklı sincaplar ve şarkılarıyla haber taşıyan kuşlar aracılığıyla hızla tüm ormana yayıldı. Başlangıçta diğer hayvanlar uzaktan, biraz çekinerek ve şüpheyle izlediler. "Kocaman Boz Ayı mı? O ürkütücü olan mı? Niloya'yla mı oynuyor? İnanılmaz!" diye fısıldaşıyorlardı. Ama Niloya'nın Boz Ayı ile ne kadar mutlu olduğunu, Boz Ayı'nın ne kadar nazik, sevecen ve neşeli olabildiğini gördükçe, kalplerindeki korku yerini meraka ve yavaş yavaş kabullenmeye bıraktı. Yavaş yavaş, cesaretlerini toplayıp yaklaştılar. Minik Tavşan Pıtırcık, bilge Baykuş Ulubilge, hızlı Sincap Fındık, rengarenk Tüylü Kuşlar... Hepsi teker teker Boz Ayı'nın heybetli görüntüsünün altında atan altın gibi bir kalbi olduğunu, kocaman patileriyle ne kadar nazik olabildiğini keşfettiler. Onu olduğu gibi, yargılamadan kabul ettiler ve sevdiler. Boz Ayı, hayatında ilk defa bu kadar çok arkadaşı olduğu, dış görünüşü yüzünden değil, kalbi yüzünden sevildiği için çok mutluydu. Bu yeni dostluklar sayesinde özgüveni arttı, omuzları daha dik, adımları daha güvenli, gülümsemesi ise daha parlak ve içten hale geldi. Kendisini hiç olmadığı kadar değerli ve ormana ait hissediyordu.

Ormandaki hayat, bu yeni kurulan dostluklarla ve karşılıklı sevgiyle neşeyle dolup taşarken, hiç beklenmedik bir felaket yaşandı. Sıcak ve rüzgarlı bir yaz gününde, ormanın derinliklerinde, küçük bir dikkatsizlik sonucu büyük ve yıkıcı bir yangın çıktı. Alevler hızla yayılıyor, kuru ağaçları ve otları yutuyor, duman gökyüzünü simsiyah bir örtüyle kaplıyor ve ormandaki tüm canlılar büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalıyordu. Hayvanlar panik içinde yuvalarından kaçışırken, Niloya, Boz Ayı ve diğer yeni dostları hemen bir araya geldi. Korkularına rağmen, bu felaketle ancak birlikte hareket ederlerse başa çıkabileceklerini biliyorlardı. Boz Ayı, güçlü pençeleri ve devasa gücüyle alevlerin önünde yollar açıyor, devrilmiş ağaçları ve çalıları kenara itiyordu. Çalışkan Kunduz ailesi, en yakın nehirlerden ve derelerden ağızlarında ve patilerinde taşıdıkları sularla alevleri söndürmeye çalışıyordu. Kuşlar yüksekten uçarak en tehlikeli, en hızlı yayılan noktaları tespit edip diğerlerine haber veriyor, küçük hayvanlar ise ıslak yapraklar ve dallarla küçük alevleri bastırmaya uğraşıyordu. Niloya, küçük ama kararlı sesiyle herkese sakin olmaları ve birlikte çalışmaları için moral veriyor, görevleri koordine ediyordu. Herkes elinden gelenin en iyisini yaptı, kendi yeteneklerini ortaya koyarak inanılmaz bir dayanışma örneği gösterdiler. Birlikte çalışmanın, birbirlerine güvenmenin ve yardım etmenin gücüyle, yangının daha fazla yayılmadan, ormanın büyük bir kısmını kül etmeden başarıyla kontrol altına almayı ve nihayet söndürmeyi başardılar.

Orman yangını söndürüldüğünde, geride yorgun ama birbirine daha sıkı sarılmış, minnettar yüzler kaldı. Bu korkunç deneyim, orman halkının arasındaki bağları tahmin edilemeyecek kadar güçlendirmişti. Felaket anında dayanışmanın, birbirlerine duydukları sevginin ve güvenin en büyük güçleri olduğunu acı bir tecrübeyle anlamışlardı. Niloya ve Boz Ayı, yangındaki eşsiz cesaretleri, liderlikleri ve herkesi bir araya getirme yetenekleri sayesinde ormanın en sevilen ve en saygı duyulan canlıları haline geldiler. Artık hiç kimse Boz Ayı'yı sadece korkutucu heybetli bir yaratık olarak görmüyordu. Onun kocaman cüssesinin altında atan sevgi dolu kalbi, samimiyeti, dost canlısı gülümsemesi ve zor zamanda gösterdiği fedakarlık, dış görünüşünün çok ötesine geçmişti. Herkes, Boz Ayı'nın gerçek değerini anlamıştı ve onu ormanın koruyucularından biri olarak görüyorlardı.

O günden sonra, Niloya ve Boz Ayı'nın dostluğu ormanın en güzel, en ilham verici efsanelerinden biri oldu. Birlikte nice maceralara atıldılar; ormanın derinliklerindeki gizli şelaleleri keşfettiler, kaybolan kuş yavrularını yuvalarına döndürdüler, yaşlı ağaçların anlattığı kadim hikayeleri dinlediler, ormanın küçük sırlarını çözdüler. Ormanın tüm canlıları, onların etrafında bir araya gelir, sevgi, huzur ve karşılıklı saygı içinde yaşardı. Bu masal, bize hayatın en önemli derslerinden birini fısıldar: Gerçek güzellik, gözle görülenin çok ötesindedir. Önemli olan, bir kalbin ne kadar saf, ne kadar sevgi dolu ve ne kadar cesur olduğudur. Dış görünüşe aldanmadan, kalpleriyle insanlara ve tüm canlılara sevgi ve anlayışla yaklaşmak, birbirini gerçekten dinlemek, anlamak ve zor zamanlarda bir araya gelmek, işte gerçek arkadaşlığın, gerçek değerin temelidir. Niloya ve Boz Ayı'nın dostluğu, ormanın kalbinde parıldayan bir ışık gibi, herkese bu değerli dersi hatırlattı ve ormanda barışın ve sevginin hüküm sürmesini sağladı.

 

WORD Olarak İndir

 

Dosya hazırlanıyor, lütfen bekleyiniz...

5

 


PDF Olarak İndir

Dosya hazırlanıyor, lütfen bekleyiniz...

5

 

 

 

 


İnstagramda takip et

YouTube Kanalımıza Abone Ol

WhatsApp Gruplarımız

Tüm Grupları Görmek İçin Tıklayın


Niloya ve Boz Ayı adlı dosyayı indir.
2023-2024 Niloya ve Boz Ayı Niloya ve Boz Ayı 2023-2024 Niloya ve Boz Ayı adlı dosya bu içerikte yer almaktadır.
Niloya ve Boz Ayı adlı dosya 26-04-2025, 20:52 tarihinde admin tarafından eklenmiştir.
Niloya ve Boz Ayı adlı dosya Eğitim Kategorileri / Masal - Hikaye kategorisinde yer almaktadır ve bugüne kadar 3 defa ziyaret edilmiştir.
Niloya ve Boz Ayı adlı dosyamızı google da aramak için Niloya ve Boz Ayı

Konu Etiketleri:

Benzer İçerikler: Benzer İçerikler - Çok Yakın Liste Benzer İçerikler - Çok Yakın Liste Benzer İçerikler - Çok Yakın Liste Benzer İçerikler - Çok Yakın Liste Benzer İçerikler - Çok Yakın Liste Benzer İçerikler - Çok Yakın Liste Benzer İçerikler - Çok Yakın Liste Benzer İçerikler - Çok Yakın Liste